Alman ekonomisi son yıllarda Covid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri, Rusya-Ukrayna Savaşı ve jeopolitik gerilimler gibi birçok krizden olumsuz etkilendi. Bu durum, ülkenin zayıf yönlerini ortaya çıkardı ve büyümesini kısıtladı.
Ekonomi şu anda durgunluğun eşiğinde: İlk çeyrekte teknik resesyondan kıl payı kurtulsa da, sanayi ve ihracat gibi önemli sektörlerde zayıflık devam ediyor. Özellikle Çin’in ithalatındaki gerileme ve Çin’in rakip ülke haline gelmesi Alman ihracatını olumsuz etkiliyor.
ENFLASYON DA ÖNEMLİ BİR SORUN
Enerji fiyatlarının yükselmesi ve talepteki durgunluk enflasyonu artırıyor. Bu durum, tüketici harcamalarını ve yatırımları baskılayarak ekonomiyi olumsuz etkiliyor.
ALMAN İŞGÜCÜ PİYASASI DA ZORLUKLARLA KARŞI KARŞIYA
İşsizlik artıyor ve orta ve büyük ölçekli şirketlerde iflaslar yükseliyor. Bürokrasi ve yabancı vasıflı işçilerin çekilmesi gibi faktörler de işgücü piyasasını olumsuz etkiliyor.
Çin’e olan bağımlılık da Alman ekonomisi için bir risk oluşturuyor: Çin’in küresel ekonomiye açılması ve Almanya’dan satın aldığı malları üretebilmesi, Alman ekonomisinin büyümesini zorlaştırıyor. Ayrıca, Çin’deki borç seviyesinin yükselmesi de Alman mallarına olan talebi düşürebilecek bir risk oluşturuyor.
Hükümet, “Büyüme Girişimi” adlı bir paketle ekonomiyi canlandırmaya çalışıyor: Bu paket, vergi indirimleri, yatırım teşvikleri ve bürokrasiyi azaltma gibi önlemleri içeriyor. Ancak, bu paketin ekonominin gidişatını ne kadar etkileyeceği belirsizliğini koruyor.
ALMAN EKONOMİSİNİN GELECEĞİ BELİRSİZ
Durgunluk, enflasyon ve Çin bağımlılığı gibi riskler, ülkenin önümüzdeki dönemde önemli zorluklarla karşılaşacağı anlamına geliyor. Hükümetin aldığı önlemlerin ve küresel ekonomideki gelişmelerin ekonominin gidişatını ne kadar etkileyeceği önümüzdeki günlerde daha net bir şekilde görülebilecek.